Jojar Mağarası Ekspedisyonu – Kermenşah İran

Kategori: Genel, Geziler | 0

Fotoğraflar: Ali Hakan Eğilmez

2920 metre irtifada bulunan mağaranın bu sene yedinci gezide ulaşılan 1318 metre derinlikteki sifonun araştırılması kapsamında, 12-22 Eylül 2018 tarihlerinde uluslararası ekspedisyona katıldım. 

Mağaraya normal bir ulaşım yolu olmadığından yaklaşık 7 km mesafeyi sırtta çantalar ile tırmanmak gerekiyor. 1450-3050 metre arasında değişen irtifada patika üzerinden yürümek gerekiyor. Zemin dik ve çarşak denilen tipten, yani içinde bastıkça kaydığınız çakıl taşlarıyla kaplı. Çoğunluğu İranlılardan oluşan ekibin bir gün öncesinde katırlar ile yiyecek ve teknik malzemeyi çıkartmasından sonra geldiğimiz için katırları kullanma imkanımız olmadı. (Mağaraya giden güzergahın strava paylaşımını şu bağlantılardan inceleyebilirsiniz: https://www.strava.com/activities/1851683815https://www.strava.com/activities/1851683983)

Mağaraya Giriş

Ana kamp mağaranın giriş kısmının hemen yanında kurulmuş durumda. Su ihtiyacı 2980 metredeki pınardan katırlar ile getirilerek sağlanıyor. Gelen su daha sonra özel filtreler ile temizleniyor. -1000 metreye kadar telefon hattı daha önceki senelerde döşenmiş durumda. Daha önceden dağcılar tarafından bilinen mağaranın ilk 118 metrelik inişine kadar iniş yapılmış ancak burada yolu tamamen kapayan devasa buzul kütlesi daha ileriye gidilmesine imkan vermemiş. Daha sonraki senelerde yapılan tespitlerde buzul kütlesinin erimesi sayesinde mağaranın devam ettiği ortaya çıkmış. Son 10 senedir yüksek irtifalarda bulunan, ağzı buzul kütlesi ile tıkalı mağaraların açıldığını gözlemlemekteyiz. (Ör: Aladağlar’da 3200 metredeki buzul mağarası)

 

Mağaranın genel yapısı, derin bir fay üzerinde oluştuğu izlenimi veriyor. İlk 118 metrelik iniş çok etkileyici. Doğal ışık aldığından, iniş esnasında her tarafı görmekte ve tam olarak havada boşluk hissini yaşamaktasınız. Teknik döşeme tek iniş (istasyon olmadan) 118 metre olunca ipe girmek bile bir çaba gerektiriyor. Dikey inişlerden sonra -450, -500 metre civarlarında, kaynağı belli olmayan yeraltı nehrine ulaşıyorsunuz. Bu noktadan sonra artık sürekli su ile haşır neşir olmak durumundasınız. Dikey mağaracılık açısından en zor şartlardan birisi sürekli ıslanma riski ile iniş hattında devam etmektir. Bu yüzden teknik döşemenin sudan kaçınarak yapılması gerekirken, bu mağarada birçok yerde döşeme maalesef su içinde kalmış. Bu durumu bir eleştiri olarak almak gerekse de, bu şartlarda su altında teknik döşeme yapmak için özel kuru elbiseler giymek gerektiği göz önünde bulundurulmalı. Ülkenin içinde bulunduğu ambargo şartlarında bu malzemeleri temin etme durumu olmadığından, döşeme bu şekilde yapılmış durumda. 

Mağara Kampları

İçeride -600, -1000 ve -1318 metre derinliklerde toplam üç mağara kampu var. En derindeki hariç, kamplar su üstünde duvardan duvara çekilmiş özel hamaklar kullanarak yapılmış. Yani uyurken altınızdan yeraltı nehri geçiyor, su sesinden rahatsız olmamak için kulaklık kullanmak gerekiyor. Ancak yorgunluk daim olduğundan hemen uyuyorsunuz. İçerideki sıcaklık 4-5 derece arasında değişmekte, 1318 metrede 6 dereceye kadar çıkıyor. Sürekli ıslandığınız için yanınızda kuru eşyalarınız olması çok önemli. Öğrendiğim kadarı ile daha önceki senelerde sürekli hipotermi (aşırı üşüme) vakaları yaşanmış. Mağaradan çıkanlar bir daha girmeyi pek düşünmemekte olmasına rağmen sonrasında dinlenince fikirleri değişiyor.

2018 çalışmasının ana hedefleri, yaklaşık 40 kişilik ekibin içinde bulunan yeni mağaracıların tecrübelenmesi, hatların düzenlenmesi, -1318 metreye telefon hattının indirilmesi, yapılabilirse son noktada bulunan sifona mağara dalışı yapılması olarak belirlenmiş.

Dibe İniş

Kampa ulaştıktan sonra, ikinci gün ekiplerin ilk girişleri başladı. Mevcut kamplara yiyecek ve teknik malzemenin indirilmesinden sonra, sifonun devam edip etmediği yönünde keşif amaçlı bir dalış gerçekleştirilmesi, eğer devam ediyor ise daha büyük tüpler ile çalışmanın devamı planlandı. Bu plan dahilinde ben de Hestia ile inişe başladım. Yaklaşık 7 saat içinde -1000 kampına ulaştık. Burada konaklamakta olan dört mağaracı, -1318 metredeki kampı hazırlamak üzere aşağıya doğru yola çıktı. Kampın hazırlanmasından sonra biz de -1318 kampına devam ettik. Bu esnada telefon hatlarındaki kopma nedeniyle ikinci ekip (Sait ve Bahador) -1000 kampına telefon hatlarını onararak geldi.

 

-1318 metreye ulaştıktan sonra, kısa bir dinlenme sonucunda dalış hazırlıklarına başladık. Sifonu ilk olarak gördüğümde (8x12metre) aklıma 4 sene boyunca dalış yaptığımız Altınbeşik mağarasının ilk sifonu geldi. Bir nevi mağaranın tüm suyunu emen bir yapıda görünen ve etrafı çamur tabakası kaplı olan sifonun içindeki bir nokta sanki tavan kısmından açık gibi duruyordu. Önce bu kısma yüzerek durum kontrolü yaptım. Ancak buradaki çatlak biraz ileride kapanıyordu. Geri dönerek dalış için getirilen tüpü alarak dalışa başladım. Yaklaşık 4 dakikalık bir dalıştan sonra sifonun devam ettiğini gözlemledim.


Sifon Dalışı

Tabi bu arada dalış ile ilgi bir takım detayları paylaşmamda fayda var. Kullandığım tüp 1 litre, 100 bar idi. Palet, başlık, eldiven, ağırlık kemeri yok idi. Kuru elbise ise tahliye valf olmayan deniz kurtarma elbisesi idi. İçindeki havayı yakamı elimle açarak boşalttım. Batamayınca geri dönüp mağara çantasına kaya doldurup, onu da sırtıma alıp öyle daldım. Belime bağladığım 100 metre uzunluğundaki mağara ipinin bir ucunda Sait vardı. Kısa sürecek dalış planı için dört dakika içinde dönmez isem, beni geri çekmelerini söyledim. Dört dakika sonunda geri çekilirken tüpteki 100 litre havada bitmiş durumda idi. (25litre / dakika x 4 = 100 litre)

Dalış İle ilgili sonucu ekspedisyon sorumlusu Ali Rıza Balaghi ve dalış supervizörü Jarek Kur ile konuşmak üzere, -1000’deki kampa çıkmak için tırmanışa başladım. 19.3’dan 23.30’a kadar süren tırmanıştan sonra -1000 kampından ana kamp ile konuşarak, devam etmesi muhtemel sifonun eldeki imkanlar ile geçilmesinin çok riskli olduğunu söyledim ve böylece mağaranın devamını ileriki senelerde yapılacak çalışmalara bıraktık. Ana kamp’ta çok sayıda

 mağaracı mağarayı görmek için beklediğinden, ertesi gün ben ve 2 İranlı mağaracı saat 11:00 civarında çıkışa başladık. Yaklaşık 11 saatlik bir tırmanıştan sonra dışarı ulaştık. Son çıkış -118 metre üzerinde istasyon olmadığından tüm yorgunluğun üzerine ekstra geldi. Benden sonra devam eden İranlılardan biri üşümeye bağlı mide sorunu yaşadı ve yaklaşık 7 saat sonra gelebildiler. Benim bu mağarada rahat çalışmamı mümkün kılan ana etmelerden biri içime giydiğim özel bir kuru elbise idi. Bu elbise sudan ıslanmayı engellese de dikey çıkışta çok terletip insanın hareketini de kısıtlıyor. Neticede bu elbisenin yardımı ile çok rahatlıkla hipotermi olabilecek mağaradan yorularak ama tam olarak tükenmeden çıktım.

Toplama

Mağaradaki sifonun durumu, mağaranın içindeki teknik malzemenin toplanmasını gerektirdi. Kalan ekipler mağaranın toplanması için sırası ile içeri girdiler. Ben ertesi günü 3 kişi olarak katırsız bir şekilde ana kamptan ayrılarak, Kermanşah üzerinden Tahran’a döndüm.

Giderken böyle bir plan dahilinde gitmemiştim. Sadece aksiyonu görmek, inebildiğim kadarı ile mağarayı görmek niyetinde idim. İçeride değişen şartlar sonucunda bu şekilde sifona dalmış oldum. Daha önceki senelerde mağarada emeği olan ve çalışan mağaracıların  çabası olmasa bu kadarı bile olmaz idi.

Bu farklı tecrübeyi yaşamama imkan sağlayan herkese içten teşekkürler.

 

Bir yanıt yazın