Çeviren: Buğra Gençay, Düzenleyen: Fadime Altınışık
Orijinal Makale ve Fotoğraflar
National Geographic fotoğrafçısı ve mağaracı Robbie Shone, dünyanın en derin mağarasından kurtulmak için verdiği mücadeleyi anlatıyor.
Eylül ayında, Shone ve fotoğraf asistanı Jeff Wade, dünya üzerindeki bilinen en derin mağara olan Veryovkina’yı keşfetmek ve fotoğraflamak için bir Rus ekspediyonuna katıldı. Moskovalı deneyimli mağaracılardan oluşan Perovo-Spelo Veryovkina’nın da içinde bulunduğu dünyanın en derin dört mağarasına ev sahipliği yapan Rus destekli özerk bölge Abhazya’da bulunan Arabika Masifi’ndeki dağlık bölgede keşif faaliyetlerini yürütüyor.
Dünya’nın En Derin Mağarası
Veryovkina yakın zamanda dünyanın en derin mağarası ilan edildi. 2018 Mart’da bir ekspedisyon sırasında Demidov ve ekip arkadaşları, 2.212 metre derinlikte bulunan su tablası seviyesindeki son göle ulaştı ve yeni bir rekor kırarak 2.197 metre derinliğe sahip olan komşusu Krubera’yı ikinci sıraya yerleştirdi.
Perovo-Speleo ekibi bu rekoru elde ettikten sonra, Eylül ayında Veryovkina’nın dibinde ümit vadeden yatay kolları keşfetmek; nadir rastlanan, muhtemelen yeni bir tür olan karides ve akrep örnekleri toplamak; ve Shone’un fotoğrafçılık yeteneklerini kullanarak sıradışı dip noktası da dahil olmak üzere tüm mağarayı belgeleyen bir fotoğraf dizisi oluşturmak için geri döndü.
Veryovkina’nın dibine ulaşmak dört gün sürdü. Mağaracılar binlerce metre ipten iniş yaptı, su ve çamurla dolu sifonlardan geçti, kendilerini ve ağır ekipmanlarını çok kıvrımlı ve umulmadık çatlaklardan geçirdi. Mağaranın en derin noktası, 2.200 metredeki kamp yatay bir tünelde düz ve kumlu bir yer. Ekip burada yeni kollarda keşifler yaparak, omurgasız türlerin numuneleri toplayarak ve fotoğraf çekerek üç gün harcadı.
Sel
“Ekspedisyonun asıl amacı dünyanın en derin mağarasının keşfine devam etmekti” dedi Shone. “Sel yalnızca son anda meydana gelen bir şeydi.”
Roman Zverev ve Natalia Sizikova erkenden çıkışa geçmişlerdi. Çıkış yolunda, selin sesini duyduklarında yerin 1.300 metre aşağısındaki kamp alanına ulaşmışlardı. Tam da bu amaçlar için yerleştirdikleri telefon hattını kullanarak aşağıdaki arkadaşlarına uyarı mesajı gönderdiler. Sel geldiğinde mağaracılar, böylesine ekstrem bir ortamda bulunmak için uzun bir süredir, toplam yedi gündür içerideydi.
Mağaracılar su baskınlarıyla sık sık karşılaşıyorlar. Sağanak yağışlar suyun toplanmasına ve sonrasında biriken miktarın büyüklüğünden, mağara ağızlarından ani su baskınlarına sebep olabiliyor. Bu akıntılar birkaç dakika veya saatler bile sürebiliyor ama sonunda durgunlaşıyor.
Shone, sel hakkında başlarda çok endişelenmemişti. Kamp noktaları o sırada inanılmaz miktarlarda suyun akışını sağlayan dikey şaftın dibinde yer alıyordu. Kampları korunaklı ve kuru olduğu için mümkün olan en güvenli yerde olduklarını düşünmüşlerdi.
Sonrasında çadırlarının bitişiğinde, zemindeki bir delikten gelen su sesi duyuluyordu. Su görünmese de, selin yaklaşık iki saattir herhangi bir azalma belirtisi göstermeden devam ettiğinin bilinmesi, yeterli bir süphe oluşturmuştu. Yakınlardaki bir sifonu beraber kontrol etmek amacıyla birkaç mağaracı da yardım etmeleri için görevlendirilmiş. Su seviyesinin ne kadar yükseldiğini ölçebilmeyi ummuşlardı. Yola çıktıktan 5 dakika sonra, su sesini duyduğu çadırın yakınındaki deliğe bakmaya gidip; suyun o kadar hızlı yükseldiğini, duvarlardan taştığını görmüşlerdi.
Ekip üyeleri birbirlerine su geçirmez lateks tulumlarını giydirmek için yardım ettikten sonra SRT ekipmanlarını kuşandı. Shone kısa bir hesaplamanın ardından binlerce dolar değerindeki kamera ve kişisel ekipmanını geride bırakma kararı aldı, çünkü önünde tırmanması gereken binlerce kilometre ip vardı.
Fakat kameranın hafıza kartını yanına almayı ihmal etmedi çünkü Veryovkina’nın dip noktasındaki çekilen tüm fotoğrafları barındırıyordu.
Çıkışa başlayıp 20 metrelik bir boşluğun üzerinde duran travers hattına geldiklerinde, boşluğun tamamının suyla dolu olduğunu gördüler. Traversin ardından dikey iplere ulaştıklarında, çıkışın akan bir şelale gibi suyun yükünü omuzlarında taşırken gerçekleşeceğini kabullendiler. Shone jumarını ipe taktı, derin bir nefes aldı, kafasını göğsüne doğru eğdi ve jumarlamaya başladı.
“Tüm görebildiğim önümdeki beyaz bir ipti.” diyor Shone. “Ve her seferinde jumarımı birazcık daha yukarıya itiyordum. Kendime: ‘yalnızca devam et, sadece bunu yapmaya devam et’ diyordum.”
Shone akan suyun altından kenara çekilip yukarı bakabildiği bir sırada gördüğü şey, vücut genişliğinde bir bacadan akan selin oluşturduğu bir şelaleydi. “Bu bir şaka mı? Fiziksel olarak oradan geçmem imkansız. Nereye gideceğim? Hava boşluğu yok, hiçbir şey yok”
Kafasına ve omzuna büyük bir baskı yapan suya aldırış etmemeye çalışarak bacayı bir şekilde geçen Shone’un yukarıya çıktığında düşündüğü ilk şey: “Aman tanrım, umarım Jeff bunu yapabilir. Bunu yapmak zorunda” Paniğe kapılan Shone bir an önce mümkün olduğu kadar yükseğe tırmanmaya çalışıyordu. Bacayı geçtikten sonra nispeten kuru, selin başka bir yöne doğru aktığı bir yerde tırmanışa devam ederken arkadan Wade’in artık güvende olduğunu gördü.
Bekleyiş
Shone ve Wade 1.900 metredeki, biraz yiyecek ve ilk yardım malzemesi bulunan kampa ulaştıklarında selin kükremesi duvarları titretmeye devam ediyordu. Karanlığa baktıklarında ipten gelen bir kafa lambası gördüler. Gelen Andrey Zyznikov’du ve birazdan Shone ve Wade’e o da katıldı.
“Diğerlerini gördün mü ?”
Zyznikov başını sallayarak “Hayır” dediğinde en kötüsüne kendilerini hazırlayarak sessizce beklemeye başladılar. 15 dakika sonra karanlıkta daha çok kafa lambası göründü. Teker teker geriye kalan beş kişi de ipten çıktı.
Shone: “İnanamıyordum. Bu insanlar o kadar güçlü ve yetenekli ki, Kostia yanında 4 uyku tulumu, ocak ve kahve bile taşımıştı. Bense neredeyse bencilce yalnızca kendimi ve fotoğraflarımı düşünmüştüm.”
Geride kalanlar ucu ucuna kurtulabilmişlerdi. Pavel Demidov kontrol etmeye gittiği sifondan dönene kadar, diğerlerinin geçtiği 20 metrelik travers tamamen suyun altında kalmıştı. Demidov yüzerken devasa bir klozetin sifonu çekilmişçesine onu döndürerek savuran bir girdaba yakalandığında, iplere ulaşana kadar yüzmekten başka çaresi yoktu.
Sonunda bir araya gelen ekip, sonraki 16 saati kampta bekleyerek geçirdi. Çadıra girmek ve kahveleri yudumlarken gülüşmek çok uzun sürmedi. Öte yandan Shone karanlığa doğru su seviyesinin yükselişini kontrol etmek için bakıyordu. Karanlıkla birkaç saatlik heyecan dolu bakışmanın ardından Shone da çadırdaki yoldaşlarına katılıp kendini ısıttı. “Çünkü bir süre sonra selin gürültüsü azalmaya başladı ve bu benim kulaklarıma müzik gibi geliyordu. Suyun gücünü kaybettiğini duyabilmek o an için en muhteşem şeydi!”
Yüzeye Ulaşmak
Sel toplam 20 saat sürdü. Bir haftalık yağışın ve bir büyük damlalar halinde yağan sağanak yağışın sonucuydu. Toprak tamamıyla suya doymuştu ve yeraltında bazı hareketlenmeler inanılmaz miktarlardaki suyun mağaraya boşalmasına sebep olmuştu.
EKip planlamalarını Veryovkina’da yalnızca kış aylarında su baskını olabileceğini düşünerek yapıyordu ve artık bunun doğru olmadığını anladı. Bu deneyim ne kadar ürkütücü olursa olsun mağaracılar için öğreticiydi. Güncel planlar arasında yüzey gözlemlerini iyileştirmek ve iletişimi güçlendirmek için özel telsizler kullanmak var. Aynı zamanda mağaranın dip noktasına başka bir sel durumunda, onlara farklı bir kaçış olanağı sunacak yeni bir kamp alanı kurmayı planlıyorlar.
Sel baskını ekpedisyonu bir gün kısaltmış olsada ekspedisyon başarıyla sonuçlandı. Yeni kollar keşfedildi, haritalandı ve analiz için mağaradan birkaç omurgasız canlı örneği alındı. Aslında bu mağaracı ekip dünyanın en derin mağarasının bize sunabileceği gizemlerin yalnızca üstünü kazıyabildi.
“Bu, mağaracılık dünyasında insan çabasının en üst örneği” diyor Shone.
Shone kurtuluşlarında şansın payının büyük olduğunu kabul etse de bu deneyim ona aynı zamanda her bir mağaracı için yetenek ve gücün ne kadar önemli olduğunu hatırlatmış.
“Mağaracılıkta, kendinizi iki kilometre boyunca bir ipten çıkarabilmek için enerjinizi korumayı iyi bilmelisiniz. Bu ekip, olabileceklerin en kötüsüne karşın yeterli güce, ihtiyata, mental ve fiziksel kapasiteye sahipti. Bunun sonucu, yalnızca dünyanın en derin mağarasında çalışıyor olmaları değil, aynı zamanda kurtulmamızdır. Bana göre bu insanlar dünyanın en büyük kaşifleri olma yolundalar.”